HAYYAM RUBAİLERİ - 321 - 340 | |||
321. Ben şarabı eskimiş acı acı severim; En çok da ramazanda cumaları içerim; Helal üzümünü ezdim doldurdum küpe: Ne olur, içinceye dek ekşitme Tanrım. |
322. Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok. Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok. Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok. Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok. |
||
323. Aşk o yüce mimar, beden evimi kurunca Aşk dersini yazdırdı bana her dersten önce Sonra bir parça altın koparıp yüreğimden Ahir anahtar yaptı mana hazinelerine. |
324. Gök yaban gülleri döküyor eteğinden Bir çiçek yağmuruna tutuldu sanki çimen Gül şarap dolsun kadehimin lalesine Mor buluttan yere yaseminler düşerken. |
||
325. Şarap iç, azlık çokluk silinsin kafandan Kurtul yetmiş iki milletin kaygusundan Perhize kalkma sakın dokunur diye şarap. Şarap ki bir dirhemi bin bir derde derman. |
326. Can yoldaşı dostlar çekildi gittiler Ecel çiğnedi hepsini birer birer Yan yana oturmuştuk hayat sofrasına Bizden birkaç kadeh önce sızdı gittiler. |
||
327. Yokluk suyuyla ekilmiş tohumum benim Gam ateşiyle tutuşmuş yanar yüreğim Alındığım toprağa verilmeden önce dünyanın serseri yelleri önündeyim. |
328. Bu masmavi kubbenin kurulduğu gün Bu nur Cevza burcuna verildiği gün Mumun başına bağlanan alev gibi Bağlandı yüreğime senin aşk gülün. |
||
329. Seher yeli eser yırtar eteğini gülün Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün Sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler Kopup dallarından toprak olmadalar her gün. |
330. Mezarda yatanların toz toprak her biri Zerre zerre dağılıp gitmiş bedenleri Ne şarap ki bir içen sızmış mahşere dek İşten güçten habersizler yıllardan beri. |
||
331. Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye? Ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe? Aklın yollarıyla ölçüp biçemezsin bunu sen Mantıkların, kıyasların sökmez senin bu işde. |
332. Bin bir tuzak kurarsın yolum üstüne Adım atma yakalarım dersin bir de Bir zerre var mı dünyada yönetmediğin Neden asi dersin kendi yürüttüğüne? |
||
333. Bu dünya sırrını söylemez kimseye; Bİn Mahmud' u bin Ayaz' ı serdi yere; Şarap iç, dünyaya gelinmez iki kez: Bir kez giden bir daha gelmez geriye. |
334. Bu dünyaya gelip gitmemizin kazancı nerde? Ömrümüzün umut ipliği ne oldu, nerde? Bu feleğin çemberinde nice temiz canlar Yandı kül oldular, hani dumanları, nerde? |
||
335. Bilmem, Tanrım, beni yaratırken neydi niyetin, Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin; Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin. |
336. Feleğin atı eğerlenip dizginlediği gün Göklerin yıldızlarla donatıldığı gün Bize bu nasibi verdi kader divanı Biz yoktuk kusur paylarımız dağıldığı gün. |
||
337. Oruç tutup namaz kılmağa kalktım geçende Dedim belki öyle ererim dileklerime Yazık ki bir kuru yelle bozuldu abdestim Bir damla şarapla da orucum gitti güme. |
338. Bak, Saki, yüreğim arındı bütün kaygılardan Gitti o kükreyen aslanlar, bomboş şimdi orman Gece yıldız saçarken göklerin şarap kasesi Benim kadeh boş günümü gün edeceğim zaman. |
||
339. Senden benden önce kadın erkek niceleri Şenlendirip süslediler dünya denen yeri Senin tenin de toprağa karışacak yarın Senden beslenecek nice insan bedenleri. |
340. Gönlünü hoş tut, sonu gelmez kaygıların Gök kubbede çatışması bitmez yıldızların Senin toprağa karışacak bedenlerinse Tuğla olacak sarayına başkalarının. |