HAYYAM RUBAİLERİ - 261 - 280 | |||
261. Ben şarap içiyorum, doğrudur; Aklı olan da beni haklı bulur: İçeceğimi biliyordu Tanrı, İçmezsem Tanrı yanılmış olur. |
262. Dünya hangi gülü bitirdiyse yerden Kırıp atmış, toprağa gömmüş yeniden. Su yerine toprağı çekseydi bulut Sevgili kanları yağardı göklerden. |
||
263. Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş; Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş? Aklın varsa kadehi bırakma elden Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş. |
264. İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez: Bunlar için didinmene bir şey denmez. Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış: Bu güzelim ömrünü satmaya değmez. |
||
265. Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna; O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna; Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü: Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna. |
266. Saki, gökler, denizlerce dolgunum; İçime sığmaz oldu coşkunluğum; Ak saçlarımla sarhoş ettin beni, Kış ortasında bahar bulutuyum! |
||
267. Dün gece şarap arıyordum şehirde; Soluk bir gül gördüm bir ocak önünde; Dedim: Ne yaptın da yakıyorlar seni? Dedi: Bir kez güleyim dedim çimende. |
268. Bir yürek ki yanmaz, yürek denir mi ona? Sevmek haram, yüreğinde ateş olmayana. Bir gününü sevgisiz geçirdinse, yazık: En boş geçen günün o gündür, inan bana. |
||
269. Düşünce göklerinin baş konağı sevgidir sevgi; Gençlik destanının baş yaprağı sevgidir sevgi; Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar, Bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir sevgi. |
270. Barış istemiyorsa Felek, işte savaş; İster serseri deyin bana, ister ayyaş; İşte şarap, duruyor ortada, kıpkızıl; İçmeyen taşa çalsın başını, işte taş! |
||
271. Şarabım, kasem, sevgilim, bir de çimen; Bırak bana bunları, al cenneti sen. Cehennemmiş, kuru laf bunlar: Kim gitmiş cehenneme, kim dönmüş cennetten? |
272. Çekmeyiz aşağılık dünyanın gamını; Özleriz gül rengi şarabın canını; Şarap dünyanın kanı, dünya ise kanlımız: Niçin içmeyelim kanlımızın kanını? |
||
273. Seccadeye tapanlar eşek değil de nedirler? Küfelerle riya çamuru yüklenirler gezerler. İşin kötüsü, din perdesi arkasında bunlar, Müslüman geçinirken gavurdan beterdirler. |
274. Bu çürük temelli kubbede neyiz ki biz? Tasta delik arayan karıncalar gibiyiz. Ne korku, ne umut kapılarını bilen Şaşkın, gözü bağlı, avanak öküzleriz. |
||
275. Yıkık bir saray bu dünya dedikleri; Gece ve gündüz atlarının durak yeri; Yüz Cemşit' den arda kalmış bir dünya bu: Yüz Behram kendinin sanmış bu gökleri. |
276. Gelip de eskiyenler, yeni gelenler, Hepsi gider bugün yarın, birer birer; Kimselere kalmamış bu eski dünya: Kimi gitti gider, kimi geldi gider. |
||
277. Ölüp yok olma korkuların saçma Yoktan vara yükselen dalda oldukça; Sevgiye İsa gibi dirilmişsin sen; Ölüm yok artık sana dünya durdukça. |
278. Ben kendiliğimden var değilim bu varlığımla; Kendim çıkmış değilim elbet bu karanlık yola; Bir başka varlıktan gelmiş bendeki varlık: Ben dediğin kim ola, nerde, ne zaman var ola? |
||
279. Haksızlık etmekten sakın, hak yoluna gir; Yediğin ekmeği başkasına da yedir; Cana kıyma, kimsenin sırtından geçinme, Seni cennete sokmak benden: Şarap getir! |
280. Ben hangi şarapla sarhoş olursam olurum, Ateşe, puta, neye taparsam taparım; Herkes bir türlü görmek istiyor beni Ben kendimi ne türlü yaparsam yaparım. |