HAYYAM RUBAİLERİ - 201 - 220 | |||
201. Her gün kalkıp meyhaneye gitmedeyim; Kalenderlerle boş sözler etmedeyim; Senden bir şey gizlenemez nasıl olsa: hoş gör de sana gönülden sesleneyim. |
202. Gökleri yarıp darma dağın ettiğin gün, Pırıl pırıl yıldızları kararttığın gün, Sen sorguya çekmeden ben soracağım sana: Ey Tanrı, hangi günahım için beni öldürdün? |
||
203. Canların canı dost, gel etme, dinle beni. Küsme Feleğe, değmez, yeme kendini; Çekil, otur gürültüsüz bir köşeye, Seyret bu hengamede olan biteni. |
204. Ne güzel gün! Hava ne sıcak, ne serin; Bir bulut, tozunu siliyor bahçenin; Bülbül coşmuş, sesleniyor sarı güle: Şarap iç şarap da yüzüne renk gelsin! |
||
205. Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik; Ya da bu yolun ucunu görebilseydik: O umut da yok bu umut da; hiç değilse Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik. |
206. Vefasız dünya diye yakınıp durma; Dünya elindeyken tadını çıkarsana! Herkese vefalı olsaydı dünya Sıra mı gelirdi senin yaşamana? |
||
207. Dostlar, bir gün, sözleşip bir yerde birleşin; Oturup sofrasına dünya cennetinin; Saki doldururken kadehleri cömertçe, İçin bir kadeh de zavallı Hayyam için! |
208. Daha nice büyük göreceksin kendini? Hep varlık yokluk mu düşündürecek seni? Şarap için şarap: Bu ölüm yolculuğunda Bulamazsın sarhoş uykulardan iyisini. |
||
209. Hayyam, günahım var diye tasalanma, Bunun için dertlere düşmek boşuna. Günah olacak ki Tanrı bağışlasın: Rahmet neye yarar günah olmayınca. |
210. Gün doğarken sabah horozları niçin Acı acı bağrışırlar, bilir misin? Tan yerini gösterip derler ki sana: Bir gecen geçti gidiyor; sen nerdesin? |
||
211. Ay yırttı kara giysilerini; Kalk, tam zamanıdır, doldur şarap kaseni. Keyfine bak, çünkü bu ay, sonsuz yıllarca, Mezarda upuzun yatar görecek seni. |
212. Saki yüzün Cemşid 'in kadehinden güzel; Uğrunda ölmek sonsuz yaşamaktan güzel; Işık saçıyor ayağını bastığın toprak, Bir zerresi yüz binlerce güneşten güzel. |
||
213. Tertemiz geldik yokluktan kirlendik; Sevinçle geldik dünyaya, dertlendik. Ağladık, sızladık, yandık, yakındık: Yele verdik ömrü, toz olup gittik. |
214. Dostunu erkekçe seven kişi Pervane gibi özler ateşi: Sevip de yanmaktan kaçanların Masal anlatmaktır bütün işi. |
||
215. Bahar geldi mi başka şey dinler miyim; Hele aklın defterini hemen dürerim. Şarap, sığınağım sensin bahar günü, Söğüt ağacı, senin de gölgendeyim. |
216. Seni aramaktan dünyanın başı dertte; Zengine de göründüğün yok, fakire de; Sen konuşursun da biz sağır mıyız yoksa, Hep kör müyüz, sen varsın da görünürde. |
||
217. Ey dörtle yedinin doğurduğu insan, Dörtle yedidir seni dertlere salan. Boşuna mı şarap iç diyorum sana: Bir gittin mi bir gelme yok, inan. |
218. Tanrım, hayır şer kaygısından kurtar beni; Kendimden geçir, seninle doldur içimi Aklım ayıramıyor iyiyi kötüden Sarhoş et bari ne kötü kalsın, ne iyi. |
||
219. Medresenin sözü vardır, tekkenin hali, Sözden, halden öteye gider aşkın yolu. Müftünün, vaizin en iyisini getirsen Aşkın mahkemesinde tutulur dili. |
220. Gerçek aydınlığa erince can gözüm, İki dünyayı birden silinmiş gördüm. Eriyip gittim sanki engin denizlerde: Ter olup çıktı, denize döndü gönlüm. |