HAYYAM RUBAİLERİ - 21 - 40 | |||
21. Varlığın sırları saklı, benden; Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedi-kodu: Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben. |
22. Bir geldi mi derin ölüm uykusu, Biter bu dünyanın dedikodusu. Ölenden bir haber bekler insanlar: Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu! |
||
23. Yel eser, umutlar savrulur gider; Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler; Altın gümüş nen varsa harcamaya bak! Ölür gidersin, düşmanın gelir yer. |
24. Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz: İki başımız var, bir tek bedenimiz. Ne kadar dönersem döneyim çevrende: Er geç baş başa verecek değil miyiz? |
||
25. Dünyada akla değer veren yok madam, Aklı az olanın parası çok madem, Getir şu şarabı, alsın aklımızı: Belki böyle beğenir bizi el alem! |
26. Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde: Senden ayığız bu sarhoş halimizde. Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı: İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde? |
||
27. Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama; Senden benden başka düşünen yok, arama! Vaz geç ötelerden, yorma kendini: O var sandığın şey yok mu, o yok arama! |
28. Şu serviyle süsen neden dillere destan? Neden hep onlara benzetilir hür insan? Birinin on dili var, boşboğazlık etmez, Ötekinin yüz eli var el açmaz, ondan! |
||
29. Benim halimden haber sorarsan, Bir çift sözüm var sana, yürekten: Sevginle gireceğim toprağa, Sevginle çıkacağım topraktan. |
30. Şu dünyada üç beş günlük ömrün var, Nedir bu dükkanlar, bu konaklar? Ev mi dayanır, bu sel yatağına? Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar? |
||
31. Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana: Bensem, ne bakarsın o yana bu yana? Kendine gel de düşün, içine iyi bak: Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna! |
32. Sabah doldu göklere mavi mavi; Doldur, ışık döker gibi, kaseyi! Acı olmasına acıdır şarap: Ama gerçek acıdır demezler mi? |
||
33. Adam olduysan hesap ver kendine: Getirdiğin ne? Götüreceğin ne? Şarap içersem ölürüm diyorsun: İçsen de öleceksin, içmesen de! |
34. Camiye gittim, ama Allah bilir niye: Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye. Eskiden bir kili aşırmıştım camiden: O eskidi gittim yenisini yürütmeye. |
||
35. Kimi dinde imanda buldu yolu Kimi akıl, bilim yolunu tuttu. Derken ses geldi karanlıklardan: Gafiller! Doğru yol ne odur, ne bu! |
36. Her gece aklım dalar gider engine. Ağlarım, inciler dolar eteğime. Sevdalıyım, şarap dayanmıyor bana: Kafam baş aşağı çevrik bir tas mı ne! |
||
37. Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert! Güzel canın da bir gün elbet. Toprağında yeşillikler bitmeden Uzan yeşilliğe, gününü gün et. |
38. Şarap sen benim günüm güneşimsin! Öyle bir dolsun ki seninle içim. Bir bildik görünce beni sokakta: Ne o şarap nereye böyle? desin. |
||
39. Ben ne camiye yararım, ne hayvana! Bir başka hamur benimki, başka maya. Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim: Ne din umurumda, ne cennet, ne dünya! |
40. Bir kuş gördüm yüce Tuş kalesinde, Keykavus 'un kafa tası pençesinde. Sorup duruyor kafaya: Hani? Nerde? |